Tuesday, June 24, 2014

BİRAZ NEFES...

Kimler geldi kimler geçti...

Dünya bir gün sana da paydos diyecek! Her an...

Bütün bu telaşeler, koşuşturmalar, hırslar, tenafüsler, tezahümler, benbenlikler, daha'lar en'ler...randevular, ödevler, makamlar ve mansıplar, kitapların, arkadaşların...sana elveda ve elfirak bile di-ye-me-ye-cek.... 

Öyleyse...

Biraz a ğ ı r dan al yaşamı. Ahmet Haşim gibi, ağır ağır çık sana sadece bir zevk-i tahattür bırakacak şu hayatın merdivenlerini... Biraz nefeslen,  "tabiat"in sesine soluğuna kulak kesil... 

Bütün ihtiyacın, bir teneffüs, bir tenezzüh....Evet evet, fazlasıyla hak ediyorsun biraz nefes almayı, dinlenmeyi. Hem bak Ramazan da göründü ufukta. Ne güzel fırsat. 

Hadi gel...kendine güzel bir iyilik yap, bir mola al, biraz nefeslen...Eğer işlerin biraz daha durulmasını, kolaylamasını, işi gücü yola koymayı bekliyorsan, üzgünüm o gün hiç gelmeyecek. Sana ibnüz-zamanlık teklif ediyorum, şu anına odaklanmanı, şu anda kalkıp yerinden mesela seccadeni sermeni, Kuran okumanı, güzel bir musiki dinlemeni...ya da hiç bir şey yapmamanı ve şuurunun, hatıralarının, tefekkürünün seline salıvermeni kendini...İster tam bir ay olabilir bu teneffüs, ister bir hafta, ister bir haftasonu, ister sadece bir gün, mesela bu Pazar...ama tam tamına sana ait bir mola, kendini, kalbini, ruhunu dinleyebileceğin bir an-ı seyyale...ister bir kır, ister bir sahil, ister dağın başı, ister bir cami köşesi, isterse bir oda..kendinle başbaşa kalabileceğin bir mekan...

Bunca hayhuy ve megale içinde "pause"a basman gerekiyor. Günümüz insanı, sürekli bir şekilde günümüz insanı olmaktan yorgun. Kabul hayat zor, çoğunlukla kahırlı ve çileli de. Serde geçim belası, viran olası hanede evlad u eyal var. Ama mücadele verdiğimiz, kavga ettiğimiz nice zorluklar ve sorunlar...acaba gerçekten de kavgasını vermek zorunda olduğumuz şeyler mi! 

Herkesin frene basmaya ihtiyacı var. Sorunlardan kaçma değil, kendine daha farklı ve taze bir perspektif sunabilmek, bir nefes sihhat için. 

Bir kenara çekebilsek kendimizi, dinlenebilsek..dinleyebilsek özümüzü..ne çok şükretmemiz gereken şeyin olduğunu göreceğiz. Ve daha minnettar olacağız, daha huzurlu ve verimli...daha kul.



No comments:

Post a Comment