Monday, May 18, 2015

HİZMET HAREKETİ’NE YÖNELİK BELLİ BAŞLI ELEŞTİRİLER.



Hizmet Hareketi’ne dair mevcut mit’lerden biri de hareketin eleştirilemezliğidir!
Bu teze göre:

 a) Hizmet Hareketi eleştiriye açık değil,
b) kendi içinde bir eleştiri mekanizması yok
c) Hareket’i ‘iyi niyetle’ bile eleştirenler  hoş karşılanmıyor.

Peki, bu eleştirilemezlik tezi bir şehir efsanesi mi, yoksa bunda bir gerçeklik payı var mı!

Günümüzde kimi medya gruplarının ve siyasetçilerin eleştiriden uzak, hakaretlerini eleştiri başlığı altında değerlendiremeyiz. Bu apayrı bir kategori.

Hizmet Hareketi ile ilgili literatüre bakıldığında görülecektir ki, Hareket, akademisyenlerce öteden beri eleştirilmektedir. Hareket etrafında biçimlenen akademik literaürün en başta Hareket'e sempati duyan akademisyenlerce ortaya koyulmasına rağmen, bu literatürün büsbütün eleştiriden hali olduğu iddia edilemez.

Öncelikle, eleştiri ile hakaretin çok farklı şeyler olduğu hususunda mutabık olmalıyız.

Mesela, onca din adamının huzurunda bir din görevlisi, bir din alimi hakkında “alim müsveddesi” derseniz bir eleştiri yapmış olmazsınız, bu düpedüz hakarettir. Üstelik bu hakaret, ima edilen şahsa değil, oradaki haziruna edilmiş bir hakaret olur.

Şöyle ki; genel bir tahminle o hazirunun yarısı kendisine “alim müsveddesi” denilen zata karşı derin bir hürmet ve muhabbet içinde olmasına rağmen hiç bir tepki vermemiş, mesela en azından salonu terketmemiş veya toplantı sonrası yapılan haksız ithamı kınayıcı mahiyette herhangi bir açıklamada bulunmamış; bir diğer yarısı da yine kendisine “ alim müsveddesi” denilen şahsa karşı içlerinde öteden beri besleyegeldikleri kin, gayz ve nefrete rağmen, o şahsın İslami yorumuyla ilgili, mesela tefsiriyle, fıkhıyla, teolojisiyle ilgili veya o zatın Hizmet metoduna dair tek bir akademik makale yazıp eleştiri getirememişler; sadece mezkur hakarete sükut ile, içten içe de sevinerek, mukabelede bulunmuşlar, dolayısıyla da böyle bir hakarete bizzat kendileri maruz kalmışlar ve istihkak kesbetmişlerdir. Bu durum, dindar müneverrimiz için, ulema ve devletlülerimiz arasında cari olan ve hiç de sağlıklı bulmadığım sorunlu durumu resmeden talihsiz anlardan biri olarak kayda geçmiştir.
Bu bahsi geçelim…

Evet, söz edildiği gibi, akademik literatür tahlil edildiğinde görülecektir ki, Hizmet Hareketi sıklıkla ve kıyasıya eleştirilmiştir. Üstelik sadece akademik literatür değil, gazete ve dergiler incelendiğinde de görülür ki belli kesimlerce Hizmet Hareketi hakkında hacimli bir tenkit külliyatı ortaya konulduğu görülecektir. Bu durum da, dünya çapında faaliyetler gösteren transnasyonel bir Hareket için gayet olağandır. Bu eleştirilerin dikkat-i nazara alınarak değerlendirilmesi de Hareket'in menfeatinedir.

Henüz 1980'li yıllarda Cumhuriyet Gazetesi’nden Hikmet Çetinkaya’nın eleştirileri, Hareket’e yöneltilen ilk eleştiriler arasındadır. Çetinkaya, ortaya koyduğu tenkit mekanizması ile, gerek söylem tarzı gerekse doğası itibarıyle, daha sonraları bu minvalde kalem oynatacak gazetecilerin üzerinde etkili olmuştur.
Rahatlıkla ileri sürebilir ki: akademisyenler üzerinde Hakan Yavuz söylemi, perspektifi ve argümanlarıyla nasıl etkili olmuşsa, gazeteciler üzerinde de Hikmet Çetinkaya aynı mesabededir.

Bununla beraber, gerek Çetinkaya’nın gerekse diğer gazetecilerin mesela Ruşen Çakır, Faik Bulut, Ergun Poyraz…Hizmet Hareketi’ne yönelttikleri elestiriler bu yazının konusu değildir.
    
Hakan Yavuz ve John Esposito’nun birlikte edit ettikleri Turkish İslam and the Secular State: The Gulen Movement adlı kitapta  yer yer Hizmet Hareketi’ne bir kısım eleştirilerin yöneltildiği görülmektedir. Bu yazıda bu kitaptaki diğer makalelerdeki eleştiri ve tesbitleri değil, sadece Hakan Yavuz’un Hareketle ilgili üzerinde durduğu eleştirileri ele alacağım. Devam eden yazılarımda da kitaptaki diğer makalelerdeki tartışmalara da bakılacaktır.

Öncelikle şu nirengi  husususun altını çizmekte fayda var:
Nasıl ki eleştiri ve hakaret birbirinden farklıysa, Hizmet Hareketi’nin de gerek akademisyenler gerekse gazetecilerce eleşitirilmesi farklı,  yine Hizmet’in  bu eleştirilere verdiği mukabelenin biçimi, muhtevası ve Hareket'in bu tenkitleri ne kadar tolere edip edemediği durumu da farklıdır.

Sanılanın aksine, Hizmet Hareketi dünden bugüne sürekli eleştirilmiştir, hatta Türkiye’deki dini ve toplumsal gruplar arasında en çok eleştirilen hareketlerden biridir. Yine belirtmekte fayda var ki, Hizmet’e yönelik bu eleştirilerin Hareket’in içindeki kesimlerce  nasıl değerlendirebildiği elbette ki  ayrı bir yazı konusudur. Benim gözlemim, çoğunluğun bu eleştirileri "Meyveli ağaç taşlanır" yaklaşımıyla ele aldığı yönünde.

Özeleştiri bahsinde, Hizmet Hareketi’ne yakınlığıyla bilinen gazeteci ve akademisyen Dr. İhsan Yılmaz, 30 Nisan 2015’te Meydan Gazetesi’ndeki köşesinde şöyle diyor:

“Güvenlikçi, devletçi refleksler verdik. Evet, Hizmet gönüllüleri, kendilerini muhasebe etmeye, özeleştiri yapmaya, kendilerini yarının dünyasına adapte etmeye devam etsin. Ki Hizmet bu amaçla kurucu başkanı olduğum İstanbul Enstitüsü’nü kurdu.”

Hareket’in medyadaki bir diger kalemi Kerim Balcı, 18 Mayis 2015 tarihli “Hizmet Eleştirilemez mi?” başlıklı yazısında şunu söylüyor:

Hem zannetmeyin ki Hizmet geçmişini hiç sorgulamıyor. Nefis muhasebesi kendini kendi kendine ırgalamaktır. Yani içeride ve içtenlikle yapılır. Sizin bilmediğiniz daha nice hatalarımız var, ama bugün onları zikretmek düşmana cephane taşımaktır. Zikretmiyorsak, tevbe de etmiyoruz demek değil. Hiç zikretmeyeceğiz, hiç değil…

Kerim Balcı da Zaman Gazetesi'nin bir diğer yazarı Ali Bulaç gibi  Hizmet’e yöneltilen eleştirilerin zamanlamasını doğru bulmuyor! Ona göre zalim zulmünde ber-devam iken, mazlumun taksiratı tadat edilmez!

Fethullah Gülen ve Hizmet Hareketi ile ilgili üretilen akademik literatürde, eleştirilerin çoğunun bizzat Gülen’in kendisinden ziyade Hareket’e yönelik olduğunu görüyoruz.
Bu eleştiriler de daha çok sosyolog ve siyaset bilimci akademisyenlerce yapılmıştır ki, ben bunu bizzat Hareket’in kendisi için netameli bir husus olarak değerlendirmiş ve şunu demiştim: 

Hareket, keşke evvelemirde felsefeci, ilahiyatçı, dilci ve edebiyatçı, psikolog, ve eğitim bilimlerinden gelen akademisyenlerce ele alınmış olsaydı...sosyolog ve siyaset bilimcilerden önce... Ki bu istikamette çalışmalar ortaya konsa da, nedense son bir iki yılda Batı akademyasında beş yıl kadar öncesine nazaran akademik üretimin de alazaldığını kaydedelim.

Fethullah Gülen’in kendisiyle Hareket’i birbirinden ayırmak, doğal olarak mümkün değildir. Gülen’in düşüncesinin, tefekkürünün, felsefesinin, teolojisinin henüz tam mahiyetiyle incelenememesi, belli koordinatlarıyla hala tastamam ortaya konulamaması, bununla birlikte  Hizmet Hareketi’nin büyüklüğü, faaliyetleri, yerel, ulusal ve küresel çaptaki toplumsal, ekonomik ve siyasal etkileri özellikle sosyolog ve siyaset bilimci akademisyenlerin yoğun ilgisine mazhar olabilmiştir. 2000’li yıllarda Türkiye siyaseti ve sosyolojisine bakan her bir araştırmacı Hizmet Hareketi’ni de dikkate almak zorunda kalmışlardır.

Hakan Yavuz’a göre, Gülen’in Türkiye’deki fikri etkisinin ve Hizmet Hareketi’nin gücünün eleştirileri tetikleyen en önemli unsurlar olarak görür. [1]  Hareket’in Türkiye’deki sekülerler için temel korku sebeplerinden birinin Hareket’in artan sosyal kapasitesinin ve potansiyelinin olduğunu düşünür.[2]  Hareket’e yönelik eleştiriler genellikle Hareket’in laik, Kemalist ve seküler Türk devleti için tehdit unsuru olup olmadığına dairdir.
         
Edit ettiği kitabın, kendi kaleme aldığı bölümün sonunda HakanYavuz, Hizmet Hareketi’ni eleştirir. Yavuz, 2003’teki bu çalışmasında Hizmet Hareketinde tespit edebildiği kimi problemli bölgeleri kısaca işaret etmekle yetinir; 10 yıl sonra yayınladığı daha kapsamlı olan diğer çalışmasında ise bu eleştirileri biraz daha açma imkanı elde eder.[3]

Hakan Yavuz Hizmet Hareketi\ne gelen eleştirileri dört ana başlıkta tasnif eder: 1-Kemalist and seküler eleştiri, 2- Alevi eleştiri, 3- Kürt eleştiri ve 4- İslamcı eleştiri.

Hakan Yavuz’un kendisi de Hizmet Hareketi’ni iki ana açıdan eleştirir:

1-      Hareket’in, kendi mensuplarını başarılı, özgür ve özgün bir biçimde yetkilendiremediğinin altını çizen Yavuz, bireylerin eleştiriden ve muhakemeden uzak yetiştirildiğini ileri sürer. Yavuz’a göre birey, serbestçe düşünme ve davranmaya teşvik edilmez, nitekim Hareket, mensupları için yukarıdan aşağıya hazır fikirler üretir ve bunları dikte eder. Yavuz, Hizmet Hareketi’nin itaatkar kişiler yetiştirdiğini ve bu kimselerin eleştirel olmayan eğitim sistemini eleştirir.[4].  
2-      Hakan Yavuz’un eleştiriği ikinci husus ise bizzat Fethullah Gülen’in kendisidir. Yavuz’a göre Gülen’in düşünceleri tamamen açık, demokratik ve liberal değildir. Mesela, Yavuz Gülen’in demokrasi anlayışının ilke temelli olaktan ziyade enstrümental olduğunu ileri sürer.[5] Yavuz bir adım daha giderek Gülen’in demokrasiden anladığının müslümanca ve daha erdemli bir hayat için bir araç olduğuna inanır.” [6]   

Bu eleştirilerden başka Yavuz’un eleştiriye açtığı diğer alanlar olarak da Hizmet Hareketi’ndeki bayan erkek iliskilerindeki cinsiyet ayrımını ve Hareket’in Kürt meselesindeki sessiz duruşunu ekler.  Son olarak da Hakan Yavuz, Hizmet Hareketi’nin 28 Şubat 1997 post-modern darbesini, siyasal İslamcı Fazilet Partisi’nin rağmına Ordu’nun yanında yer alarak 28 Şubat muktedirlerini desteklediğini düşünür.

Eleştiri bahsinde, son yıllarda Hizmet Hareketi ile ilgili olarak kapsamlı akademik çalışmalar ortaya koyan Helen Rose Ebough, Houston Universitesi’den sosyoloji hocası, bütün literaturü tarayarak ve Hizmet Hareketi ve Fethullah Gülen’e yöneltilen temel eleşirileri yedi grup altında tasnif ettiğini görürüz.

Akademik dünyanın ve basının eleştirilerini çalışmasına konu edinen Ebough, Hizmet Hareketi’ne yöneltilen tüm eleştrileri teker teker sıraladıktan sonra, hepsine ayrı ayrı ve mufassal cevaplar vererek, bu eleştirilerin objektif ve hakkaniyetli olmadığının altını çizer. Bu meyanda, eleştrileri tahlili surette inceleyince görülecektir ki Ebough genel itibariyle haklıdır. Çünkü dinamik bir toplumsal hareket olan Hizmet Hareketine yöneltilen kimi eleştirler, mesela 1980lerdeki devletçi yaklaşım, 1990lardaki Kürt meseelsine bakış, 2000li yıllarda değişmiş ve aynı eleştirilerin tekrar be tekrar işlenmesi anlamsız bir hale gelmiştir. Denebilir ki, eleştirilerin bir çoğu artık niteliğini yitirmiş durumdadır. 


Prof. Helen Rose Ebough, literatürdeki eleştirileri şu başlıklarda incelemiştir:

1-      Fethullah Gülen C.I.A. için çalışmaktadır[7],
2-      Türk gençlerinin beyni yıkamakta, burslar ve çesitli imkanlar sağlanarak gençler kullanılmaktadırlar.[8]
3-      Türkiye’yi modernleşme çizgisinin dışına çıkaran ve geriye götüren irticai bir Hareket’tir.[9]
4-      Sadece kendi adamlarını destekler ve korur.[10]
5-      Hareket, şeffat degildir; gizlilik söz konusudur.[11]
6-      Fethullah Gülen otoriter bir şahsiyettir ve her şeyi kontrol etmek arzusundadır.[12]
7-      Kimileri de Fethullah Gülen’in seküler ve laik Türk devletini ele geçireceğini ileri sürer.[13]


Doğan Koç, Amerika’daki Houston Gülen Enstitüsü Başkanı, Strategic Defamation of Fethullah Gulen: English vs Turkish kitabında bu eleştirileri analitik bir biçimde tahlil ve tasnif eden diğer bir isimdir.[14] Doğan’a göre gerek Fethullah Gülen’e gerekse Hizmet Hareketi’ne yöneltilen eleştirilerin çoğu, basit bir eleştiri sınırının çok ötesindedir. Bilhassa organize edilmiş, sistemli bir karalama ve hakaret  faaliyetidir. Doğan bu eleştirileri akademik olmaktan ziyade siyaseten motive edilmiş faaliyetler olarak değerlendirir.

Kitabındaki temel bulgu şudur:
Eleştirenler ve karalayanalar aynı propaganda merkezinden hareket etmektedirler. Bu odaklar farklı dinleyici ve okur için farklı strateji ve argümanlar kullanmakta ve Hareket hakkıda Türkiye ve dünya kamuoyunda olumsuz bir algı yaratmaya gayret etmektedirler. Mesele Türkiye’de Gülen’i Amerika’nın adamı ve CIA ve Mossad için çalıştığını söyleyerek propaganda yaparken yine aynı kişiler Amerika’da da Fethullah Gülen’i bir Humenyni gibi, Amerika’yı İslamlaştırmaya çalışan bir truva atı olarak sunmaktadırlar.





[1] Yavuz. Enligh. 222
[2] Yavuz. Enlight. 240
[3] Yavuz, Toward, 41
[4]Ibid.,27.
[5] Yavuz.63
[6] Yavuz, Enlit.62
[7] Ebough.117
[8] Ebough.119
[9] Ebough.120
[10] Ebough.121
[11] Ebough.122
[12] Ebough.124
[13] Ebough.115
[14]Koc, Dogan. Strategic Defamation of Fethullah Gulen: English versus Turkish. New York: University Press of America, 2012.

No comments:

Post a Comment