Monday, July 4, 2016

Bir Kavmin Seyyidi mi dediniz? İki Ramazan Hatırası.

Kanada’da bu yıl da Ramazan yoğun geçti.
Özellikle Türk Kültür Merkezleri, Diyalog Merkezleri gibi kurumlar, birbirinden farklı Ramazan programları düzenledi. Ülke genelinde 12 şubesi olan Kültürlerarası Diyalog Kurumu programlarını iki ana başlık altında topladı:
  1. Farklı kurumlarla birlikte verilen iftarlar: Dini kurumlarda, polis, itfaiye merkezlerinde, çeşitli etnik gruplara ait toplum merkezlerinde, üniversitelerde ve farklı sivil toplum kuruluşlarında verilen iftarlar.
  2. Komşunla Tanış konsepti altında, Müslüman evlerine Müslüman olmayanların davet edildiği İftar ve Sahur programları.
Yine çatısı altında barındırdığı onlarca STK’sıyla birlikte Kanada genelinde faaliyet gösterenAnadolu Kültürleri Federasyonu da programlarını iki başlıkta topladı:
  1. Türk Kültür Merkezleri ve Türk eğitim kurumlarında, toplum üyelerine her akşam verilen iftar yemekleri, hafta sonları yapılan sahur programları.
  2. Kanadalı gayrimüslimlerle birlikte düzenlenen mahalle iftarları, şehir merkezlerinde organize edilen halka açık çadır iftarları…
Ben de yaşadığım şehir Kitchener’da ve aynı zamanda Montreal ve Toronto’da bu iftarlara katılma imkanı buldum. Gurbette Ramazan’ın sadece manevi değil, toplumsal faydalarından da yararlanmaya gayret ettim.
Geçtiğimiz gece, Anadolu Kültür Merkezi’ne sürpriz bir ziyaret gerçekleştiren, Bulgaristanlı, İranlı ve Pakistanlı akademisyen dostlarımla uzun uzun sohbet etme imkanı buldum. Özellikle İranlı ve Pakistanlı dostlarımla Ramazanın güzellikleri yanı sıra şu konuyu da irdeledik: Neden İslam Dünyası ahlaken tefessüh ederken, Kanada’daki seküler etik değerler, insanların belli açılardan tastamam İslamca bir hayat yaşamalarına imkan tanıyor? Herkes, Kanada’da gözlemlediği örneklerle katıldı sohbete: Kul hakkına azami riayet eden, kibar, yardımsever, doğru söyleyen, hakkı savunan, çalmayan çırpmayan….Kanadalılardan söz ettik örnekler sıralayarak.
Ben bu Ramazanda yaşadığım iki örnek sundum onlara. Burada sizlerle de paylaşmak isterim..
Birinci tecrübem:
Kültürlerarası Diyalog Vakfı, Wilfrid Laurier Üniversitesi’nde iftar programı düzenledi. İftara üniversiteden en üst düzeyde katılım oldu. Programın yapılacağı salona girdiğimde, iftara hala bir saat vardı. Salonda üniversitenin dekanı ile birlikte bir başka kimseyi daha gördüm. Birlikte tatlı bir telaşla masaları, sandalyeleri düzenliyorlar, masalara masa örtüsü ayarlama, çay, kahve gibi içecekleri hazır etmeye çalışıyorlardı. Dekan beyi tanıyordum ancak, diğer beyle sonradan tanıştım. Kendisi ana muhalefet partisinde liderlik yarışı içindeki bir milletvekili; Michael Chong. Belki de yakında Kanada Başbakanı olabilecek isimlerden biri… Kendisini nazikçe takdim ettikten sonra adeta bir ev sahibi gibi işine devam etti. Programın sonuna kadar kaldı ve tekrar masa ve sandalyelerin yerine yerleştirme işini tamamladı.
İkinci gözlemim:
Yaşadığım şehirde helal gıdalar satan modern ve büyük bir market var. Sahibi El Ezher mezunu alim ve mütedeyyin biri, Abdulkadir Kishki. Ailece iftara davet etti bizi. 15 kişilik bir iftar. Şehrin Belediye Başkanı da orada. Yemekler yendi, sohbet, çaylar… Belediye Başkanı Berry, son derece sempatik, rahat ve mütevazi bir insan; saatlerce orada kaldı. Hırvat göçmeni bir siyasetçi. Kanada’ya 4 yaşlarındayken gelmiş. Şimdi Belediye Başkanı. Hırvatistan-Türkiye maçlarını konuştuk. Berry, gece sonunda mutfağa gitti, ıslak bir bezle geri döndü ve başladı masaları silmeye. Dahası mutfağa geçti, bulaşığın başına. Ben resim çeker gibi oldum, gülümseyerek neden çekiyorsun dedi.
Hz. Peygamberin sözünü hatırlatmanın sırasıydı: “Bir kavmin lideri o kavmin hizmetkarıdır.”
Bu söz İslam beldelerinde ne kadar geçerli?
2013’te Türkiye’ye gidince, Meclis’e uğramıştım. Milletvekillerinin o devletlü hallerini gördüm. Meclis bahçesinde alay-ı vala ile salınmalarını… Sonra, gerek devlet, gerek özel üniversiteleri ziyaret ettim, oralardaki sekreter, odacı, çaycı, şoför teşrifatını, bürokrasisini gördüm. Rahatsız oldum.
O hadisleri, kelam-ı kibarları hatlarla yazdırıp çerçeveleterek odalarımızın baş köşesine asmakla olmuyor beyler.

No comments:

Post a Comment